Kayıtlar

Aralık, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Don Kişot

Kaçtım. Sahne sizin buyurunuz diyerek! Uzun zamandır kendimi bu denli iyi hissetmemiştim. Kaçtım, ardıma da bakmadan üstelik. Sanki hiç orada değildim. Sanki oralarda afili cümleler kurmamiştım. Oysa sosyal medyada var olma sebebim, Söyleyecek sözümün, ulaştırılacak mesajımın olmasaydı . Heyhat... * * * Yaklaşık 50 bin twet... Ve değişik sosyal katmanlardan yine yaklaşık binbeşyüz kişiye.. Öğretmen, Öğrenci, Milletvekili, Sanayici, Muhabir, Yazar, Mühendis, Belediye Başkanı ... Hiç argoya kaçmadan! İletmek istediklerimi yüzkırk karakterde Karakterli kelimeler sarf etmeye çalışarak.. Bir çoğumuz gibi. * * * Bu süreçte nitelikli dostlar edindim. Ve söylediklerim sanalda da kalmadı.. Dostluklar edindim ve o kelimeler dostlar edinmemde köprüler oldu. Söyleyecek çok sözüm var hâlâ Cebimde çok kelimem de var: Memlekete dair, Adalete dair, Zalimlere ve mazlumlara dair, Ama heyhat.. * * * 3Temmuz sonrasında olabildiğince lügat paraladım Amaç elbette hasbiydi. Şike direncine kendimce omuz verme...

Görmüyorlar, Duymuyorlar, Konuşmuyorlar

Aslında bilirsiniz, duymuşsunuzdur ya da kulak âşînalığınız vardır. "... onların kalpleri vardır ama anlamazlar;   gözleri vardır ama görmezler;   kulakları vardır ama işitmezler..." * Kimi siyasi, bu ilahi sözle seslenerek siyaset literatürüne geçmeyi bilmişti. Yıldızlı pekiyi ona.                              *  *  * Söze, elbet amenna ve saddakna! Bakınız, Kayseri Fenerbahçe maçı sonrası şike örtücüleri neler söylüyorlar; Kayseri'de maalesef tatsız bazı olaylar yaşandı. Bu zamana kadar böyle olaylar yaşanmazdı. Ayrıca yaşanan şehirleri de biz iyi  biliriz... Kayseri taraftarııı... En ilginci belki de bu; Bugüne kadar Kayseri'de böyle olaylar yaşanmamışken,   bugün bu olayların yaşanması planlı bir olaydır... Planlı...hımmm E, o zaman, Trabzon taraftarı yapmıştır. Kayseri şehri maç izlemeye de gitmiyor ki... ...

Beyaz Tilki

Alışmış olan Fırtınaydı, Boraydı... Yıllardır yazılıp çizilen"Karadeniz Fırtınası"ydı. Uzun yıllarca en tepeleri yalayarak esen Fırtınaydı alıştığımız. Akçay Hoca'nın "Onlar Aslan ise bizde Tilki'yiz" demecini duyan bizlerin ilk tepkisi -varsa-bıyık altından gülmekti. Ama hoştu gerçekten tanımlama. Evet, Tilki! Hayvanların en kurnazının,  hayvanların en güçlüsüne karşı durmasaydı... Ve kurnaz hayvan,  tuş edecekti ininde ormanların kasıntısını... * * * Görünen o ki  beyaz tilki,   La Fontaine hikayelerinde resmedilen "uzanamama -üzüm- koruk" üçlemesine  girmeyecekti. Zira bizim Tilki, vejeteryan değil olması gerektiği gibi etoburdu, Planı vardı ve O, Aslan iştahlıydı . * * * Oyuna yayıldıklarında  ışıl ışıl ışıldıyorlardı. Tertemizlerdi... Aslan parçaları diyeceğim ama biliyorum hiç şık durmayacak.. Dengeliydiler ve geriden çok hızlı çıkmayı, çıkınca da ayağa pas yapmayı hedeflemişlerdi. Ve hep öyle oldu....