Eskidendi!
Ah ah,
Ne de çok derdik!
"Eski camlar bardak oldu" diye.
Şimdi ise eski "can'lar" toprak oldu diyoruz.
...
Artık eski "can'lar", "neşet" etmez olmuştu.
* * *
Eskiden çamurdan oyuncak araba, tahtadan araba yapardık koca tekerlekli.
Ninemizin, tereyağı kavranından da tekerlek mazılarına sürmek için tereyağı aparırdık.
Eskiden, yaylaya kasayla meyve gelir o meyvelerin cubuşu kalmayana kadar iştahla yerdik.
Eskiden, karpuzu soğutmak için dereye ya da kaynak suyun içine atardık.
Eskiden işte böyle, yaylalarda "denize özlem" yaz geçirir, yaylalanırdık.
* * *
Eskiden annelerimiz turşu, salça, yufka evde yapardı.
Komşuda pişen bize, bizde pişen komşuya düşerdi.
Ayrıca temizlik külle yapılır ve komşu komşunun külüne muhtaçtı.
Evde olmayanın, bir fincan tamlayanıydı komşu.
Eskiden, lüküslerle komşuya oturmalara gidilirdi.
Eskiden, sofra kurulur, tek bir sahanda yemek yer, sonrasında da şükrederdik.
Kuymağın dibinde ise muhakkak kavgaya tutuşurduk.
Eskiden geceleri soba söner, ayaz başlar,
Huduş yatağında yatan çocukların üstlerine kat kat yorgan atılırdı.
* * *
Çocuk demişken,
Eskiden çocukların tahta silahları vardı.
Çember çevirir, yakar topu, istop oynar, suyu musluktan içerdiler.
Fındık çubuğunu eğip, yay ve ok yapardılar.
Ağaçlara tırmanır, yere basmamacasına ağaçtan ağaca sekerlerdi.
Dandy sakızlarından artist biriktirir mile oynarlardı.
Bebekleri bezden, oyunları kalptendi.
* * *
Eskiden, tek tük televizyonlarda "Vadideki Hayat" dizisini izlerdik.
Ha televizyon demişken,
Kim unutur paket yayını?
Bir gün var, bir gün yok!
Eskiden çok sık da "Radyo Tiyatrosu" dinler, radyodan haberler takip edilirdi.
Eskiden sokaklar karanlık, telefonlar manyetolu ve "Normal, Acil, Yıldırım" kodlu olarak postane memuruna bağlatılır, uzun süre bağlanılmayı beklerdik.
Ve eskiden maçları radyodan dinlerdik.
Dinlerdik ki, rakip takım orta sahayı geçemezdi.
* * *
Eskiden sokak lambası yoktu, sokakların güvenliği bekçilerden sorulurdu.
Ama yıldızlar çok parlak olurdu.
Eskiden, mahalleler vardı.
Mahalleliler vardı.
Büyükler ve küçükler vardı.
Adam gibi "Adamlar" vardı.
Küçükler, büyüklerin yanında bacak bacak üstüne atmaz,
randevusuna geç kalmaz,
ellerine de twet almazdılar!
Büyükler büyük, küçükler de küçüktü işte.
* * *
Şimdilerde mi?
Oyuncağı plastik,
gece sokağı gündüz,
gökyüzü yıldızsız,
Televizyonu evde,
Telefonu cebinde,
Maçları ise malum,
"Şikede",
...
Eski insanlığa Rahmet,
yapayalnız ve mutsuzuz.
Ne de çok derdik!
"Eski camlar bardak oldu" diye.
Şimdi ise eski "can'lar" toprak oldu diyoruz.
...
Artık eski "can'lar", "neşet" etmez olmuştu.
* * *
Eskiden çamurdan oyuncak araba, tahtadan araba yapardık koca tekerlekli.
Ninemizin, tereyağı kavranından da tekerlek mazılarına sürmek için tereyağı aparırdık.
Eskiden, yaylaya kasayla meyve gelir o meyvelerin cubuşu kalmayana kadar iştahla yerdik.
Eskiden, karpuzu soğutmak için dereye ya da kaynak suyun içine atardık.
Eskiden işte böyle, yaylalarda "denize özlem" yaz geçirir, yaylalanırdık.
* * *
Eskiden annelerimiz turşu, salça, yufka evde yapardı.
Komşuda pişen bize, bizde pişen komşuya düşerdi.
Ayrıca temizlik külle yapılır ve komşu komşunun külüne muhtaçtı.
Evde olmayanın, bir fincan tamlayanıydı komşu.
Eskiden, lüküslerle komşuya oturmalara gidilirdi.
Eskiden, sofra kurulur, tek bir sahanda yemek yer, sonrasında da şükrederdik.
Kuymağın dibinde ise muhakkak kavgaya tutuşurduk.
Eskiden geceleri soba söner, ayaz başlar,
Huduş yatağında yatan çocukların üstlerine kat kat yorgan atılırdı.
* * *
Çocuk demişken,
Eskiden çocukların tahta silahları vardı.
Çember çevirir, yakar topu, istop oynar, suyu musluktan içerdiler.
Fındık çubuğunu eğip, yay ve ok yapardılar.
Ağaçlara tırmanır, yere basmamacasına ağaçtan ağaca sekerlerdi.
Dandy sakızlarından artist biriktirir mile oynarlardı.
Bebekleri bezden, oyunları kalptendi.
* * *
Eskiden, tek tük televizyonlarda "Vadideki Hayat" dizisini izlerdik.
Ha televizyon demişken,
Kim unutur paket yayını?
Bir gün var, bir gün yok!
Eskiden çok sık da "Radyo Tiyatrosu" dinler, radyodan haberler takip edilirdi.
Eskiden sokaklar karanlık, telefonlar manyetolu ve "Normal, Acil, Yıldırım" kodlu olarak postane memuruna bağlatılır, uzun süre bağlanılmayı beklerdik.
Ve eskiden maçları radyodan dinlerdik.
Dinlerdik ki, rakip takım orta sahayı geçemezdi.
* * *
Eskiden sokak lambası yoktu, sokakların güvenliği bekçilerden sorulurdu.
Ama yıldızlar çok parlak olurdu.
Eskiden, mahalleler vardı.
Mahalleliler vardı.
Büyükler ve küçükler vardı.
Adam gibi "Adamlar" vardı.
Küçükler, büyüklerin yanında bacak bacak üstüne atmaz,
randevusuna geç kalmaz,
ellerine de twet almazdılar!
Büyükler büyük, küçükler de küçüktü işte.
* * *
Şimdilerde mi?
Oyuncağı plastik,
gece sokağı gündüz,
gökyüzü yıldızsız,
Televizyonu evde,
Telefonu cebinde,
Maçları ise malum,
"Şikede",
...
Eski insanlığa Rahmet,
yapayalnız ve mutsuzuz.
Yorumlar
Yorum Gönder