Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kırk Es-Es

Hakan,”Abi birlikte izleyelim maçı” deyince uzun bir aradan sonra heveslendim.”Olur tabi izleyelim” dedim.”Eee nerede” deyince “Tabiki renktaşlarımızın doldurduğu Trabzonsporlular Derneğinde” dedim. Hakan adamakıllı taraftar ya! Üşenmemiş TSClub’a gitmiş, Son model bordo formasını almış, Yakmış yakıştırmış.. Mavi kotunun üstüne de giyince bordo formayı -Tamamdır abi bu maç bizimdir sıkıntı yok, Kırk EsEs gelse ne yazar diyordu. ... Ve maç başlar... Bizim Hakan ilk on dakika Trabzonspor’la hop oturur hop kalkar. Takımın güvenli hâli Hakan'ı da mest etmişti.. Ama kırk EsEs ne yazar dediği işte kendi plakasında yazıvermişti. -Emorson’un hatası abi!. Olsun alacağız, sıkıntı yok! Dakika 28, - Abi? - Efendim. - El vardı...  Emorson’da  ...  Abi ya köftehor yine adamını kaçırdı... Olsun olsun, sıkıntı yok Alacaazz abi maçı!.. Ama abi hiç yardımcı olmuyorsun  Hele bir yer değiştirelim bak... ... İkinci devre başlar. B...

Gözler Nemliydi Nyon'da

Ağlamamalıyım. Hissettirmemeliyim... Nyon'daki bir kaç yürek,  temizliği mahkemece tescil olunan Başkan ve Asbaşkan'dan sonra ki en büyük sevincimiz oldu. Gururdu, beni yıkayan içten içe akan göz yaşlarımın nedeni. * * * Ne buyuruyordu çağlar ötesinden efendimiz Hz Ali:  "Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz." Eğilmedik ama çoğu şeyi eksik ve hatalı yaptık . * * * Uzun zamandır   Bölük pörçük, Karman çormandı mücadelemiz . Ve en başta, Büyük egoların küçük kahramanlarıydık! Herkes ayrı telden çalıyordu. Herkes birbirine yabancılaşmıştı. En kötüsü herkes, fırsatını  kolluyordu bir diğerinin gözünü parmağının ucuna takmak için! Herkes, bir diğerinin sırtına basıp azıcık yukarı çıkmak için birbirlerine sırt olmayı tercih ediyorlardı. * * * Ve bizler Ne çok yoruluyor, Ne çok kalp kırıyoruz. Ne çok hesap yapıyor, Ne cok hesap ödüyoruz. Ne çok adam tanıyor, Ne çok ...

Kodaman

"En ummadığın kesf eder esrar-ı derunun, Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın."   Ziya Paşa’nın 1870’lerde kaleme aldığı ve dilimize vecize olarak geçen bu söz; ne de güzel seni, bize anlatır.    Caner haylazınıza gösterilen kırmızı kart, esasen kırmızı olacak yüzlerde turnusol etki doğurmuş.  Kocaman:  "3 Temmuz'dan beri sanki cezamız devam ediyor. Kim verdiyse bu cezayı, yeter artık." Demiş ve üste çıkmış hazret! Kerameti kendinden menkul ya. (!) Büyük teknik direktör megafon olmaya devam etmişler; "3 Temmuz'dan beri bir cezamız var. Bu sene de devam ediyor. Bazıları da bu cezayı görev addetti. Çok ayıp oluyor. Yüzyıllık bir kulübü, bir hakem gelip böyle kolay bir şekilde algılayamaz. Yazıklar olsun."  *** Tekrar tekrar okumayınız çünkü bu sarfiyatta vicdan hariç her şey var. Üste çıkmak var… Ezmek, ufalamak, yok etmek var… Gelecek günlere ayar çekmek var… Var oğlu var … El insaf yahu. Oysa çokta uzak değil, ...

Kodlar

Üç maymun… Üç fikir… Tarlalar sürülsün, Kahe amelelik yapsın,  ekinler dikilsin … *** Eskidende şike vardı. Şike duman gibidir. Görürsün amma yakalayamazsın. 3 Temmuz 2011 şike! Ve duman yakalanmıştır. Şaşkınlık, ama kısa süreli. Pekiiii, napcaz şimdi, n’olcak şimdi? -Süreci iyi yöneteceğiz. Başta en başta inkâr edeceğiz olmazsa: “Biz şike yapmadık… Valla mı yapmış mıyız? O zaman onlar da yaptı. Bu radar da hep bizi gösteriyor canım.” *** Kriz yönetimi haydi iş başına. A.K, N.Ö,  A.K,  C.K bir de yanlarına reklâmcı bulduk mu gadro yederli! Ali sen piar ve iletişimden sorumlusun tamam mı? Tamamdır abi. “Siyaset, finans, hukuk, taraftar, TFF, UEFA, Medya başlıca hedef tecavüz alanları.” Tamamdır abi. Milyon dolar harcadık ama değdi be… *** Siyaset; Kanun değişsin, veto, kanun. Siyaset; TFF hizaya geeeellll. TFF hızaya geldi. Raporlar yeniden tanzim edilsin, edildi. Profesör itri, bilek altında seviyelendirildi. O...

LÂMELİF

Hani bazı sabahlar bir duyguyla uyanırsınız, güzel bir düş görmüş ama ne gördüğünüzü hatırlamazsınız. O güzel düşü hatırlamaya çabalar, çabalarsınız. Nâfiledir. Hatırlayamazsınız. Sabah işe gittiğimde hâlâ hatırlamaya çalışıyordum gülümseyerek ve çaresizce.Henüz işe kimse gelmemişti. Düşündüm tek başına insan, hiç. Çay söyledim, odaci Mehmet amcayla cay içtik simit yedik ve bu yazı saçlarına aklar serpilmiş Mehmet amcanın Lâhavleleriyle dolu sohbetinden esinlenerek ortaya çıktı. Şimdi size düş görüp sonra da hatırlamaya çabalamamanız için küçük bir hikaye anlatacağım. Lâm ve Elif'in hikâyesini... Yıllardır aynı tablonun karşısındaydı Lâm. Bakıyordu ve Elif için sadece kendisi gibi bir harf olduğunu düşünüyordu. Ama bu tabloyu yapan için bir başka manası olmalıydı diye geçirdi içinden. O an kaderine yeni bir yol yazıldı Lâm'ın. İşte yolculuğu ve Elif kokan hasret yolu böyle başlayacaktı. İlk defa Lâm, Lâm olmadığını, Lâm olarak kalmanın da bir manası olamayacağını hissetti. Çı...