Karakancolos Denize Girdi ...


Denizi gören bir tepede yaşlı kadın portakal ağaçlarının arkasından, azgın dalgaların horona durduğu fırtınalı denize bakar. Yanındaki torunu babaannesinin ağzından kuşaklar boyu söylenen bir cümleyi işitir:

- Karakancolos denize girdi !
  Kaçınılmaz olarak torun sorar :
- Karakoncolos nedir babanne ?

Babannenin söyledikleri hep gizemlidir :

-  Karakoncolos denize girdi, 
   Altı gün kalacak orada. 
   Sonra kayuğini musali deresinden yukarıya çekecek....
   Yessaa  yelessaa … 

   Altı günde köylerde kalacak...
   Hoo mooo , hoomooo !

Torun iyice meraklanır, 
babannesinin eteğine sarılır :

  -  O nasıl bişedir babanne ?
  -  Tüyli bir yaratuk,
      Görünmez ama kayuğiyle çıkayi köylere dere boyunca...
      Yessaa yelessaa …

Akşam dede eve geldiğinde, ocağın başına toplanılır. 
Sırtlar hep üşür ocak başında, ateş sadece önleri ısıtır. 

Ömrü denizlerde geçmiş balıkçı dedeleri mutlaka rastlamıştır Karakancolos’a diye düşünürler ve merakla sorarlar;

- Dede Karakancolos nedir?
 "Karakancolos…" !!
He…
  
  Dede anlatır;
    Kapildum denizde bir karakancolo’ya…
  - Nasıl kurtuldun ondan
    ‘’Adun nedur ?‘’ diye sordi ben da dedum: ‘’Karareis ‘’
   - Beyaz desen ne olur ?
     Beyaz desen baturir seni…Sordi Karakancolos; ‘’Yükun neduur ?’’,  Dedum: ‘’Kara buğdaa…’’
   - Beyaz  desen ne olur ?
     Beyaz desen baturir seni …

’Tarih gerçek de söyler, yalan da… Ama efsane sadece ‘söyler, ne gerçek, ne yalan… ‘’

Karakancolos küçük bir kasaba efsanesi Sürmene'den. Niceleri gibi kuşaktan kuşağa dile gelir "karakoncolos".
Ve bize anlatır; dünyada beyaz diye ne varsa ve kim diyorsa ki beyaz,
 teknesini batırır.
Aşı zira karadır, karakoncolos'un.

Ama bizim efsanemiz de demişti ki :‘’Ben Bordo Mavi aşığıyım. Ama artık Beyaza da aşığım. Çünkü biz temiziz."

‘’Hepinizden Allah razı olsun ‘’ da demişti bizlere otobüs basamaklarında. O zaman da biliyordu teknemizi batırmak pahasına da olsa koşacaktık beyazın peşinde.

Şehir meydanlarında, 
Mahkeme köşelerinde,
Genel merkez önlerinde, 
Hemen hemen her yerde.
Kural koyanların mekanlarının kalbinde,
İstinye'de, Nyon'da, Zürih'te...

Koşuyorduk beyazın peşinde nefes almaksızın.
"İmkansız, yok,oldu bitti, bırakın artık,... " gibi birçok şey söylendi.
Hatta bizimle aynı safta olduğunu söyleyenlerde söyledi.

Ama onları tarih;
Ne gerçeğe yazacaktı ne de yalana…

"Unutmayacağız, unutturmayacağız" olmuştu bizim üç öğün yemeğimiz… 
Yemek yemeden yaşayamayız sonuçta. 
Ve biz koşmaya devam ediyoruz.

Biliyoruz adaletin topal olduğunu. 
O yüzden ümitliyiz. 
Ve biz bir avuç görmezlikten gelinenler inadına diyoruz ki :

 "Tertemiz Şampiyon Trabzonspor …" *
____________
* Bu bir Cevdet HACICAFEROĞLU yazısıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

LÂMELİF

Belediye Seçimi Gelecek Seçimi

Yerelden Genele Selam Kazansın