Kıymetsiz

Yüreğinize en çok ne ağır gelir bilemem ama bu mevzuda tahminlerde bulunmak hiç de zor değil.
Üşüyen yetim çocuk, Özleyen anne, Özlenen anne baba, Sıla, Toprağa uyutulmuş kardeş ...

Ağır, çok ağır!
Insan kadar "insana ağır" yükler bunlar.
Bu yükleri "arz" kadar da artırmak mümkün.

Bizim son yıllarda yüreğimize en ağır gelen şey, "mağdurken" yoktan sayılmaktır! "Kimsesizlerin kimi olmak" iddiasında olanlarca kimsesizlere yâr bırakılmak, belki de onlardan ümitvar olanlarda en büyük yük! Öyle ya elimizden sıcak müşfik bir el tutacağına hakkı teslim edeceklerine o kadar inanmışken kenara itilmek, hangi yüreğin kaldıracağı bir yüktür?      
Yükümüz yüreğimize çoktur. Kabul ama yüreğimize yük bırakılan dert paresi, yine yüreğimizin kir(n)lenmesine sebep ol(a)mayacak. O yükü  "sabır" manivelasıyla kaldıracağız!
Dostlarım, malumanız güç; kalabalıkla ilgili ama haklı olmayla ilgili değildir. Bu doğrultuda Haklı kalmak ise en büyük güç'tür! Haksızı ezen, tarumar eden de Haklı mecrada inadına inadına kalmaktır. 3 Temmuzdan buyana bölük pörçük de olsak hep bunu yaptık.
Haklı mecrada; kimimiz tek başına yürüdü Yunus gibi, kimimiz binlerin arasında yürüdü İstinye'ye, kimimiz yazdı-çizdi, kimimiz mail attı, kimimiz "Temiz Futbol isteriz" pankartının ardında saf tuttu...
Yoksa, Sanır mısınız bizlerde yol kesmeyi bilmez, kamu hizmetlerini engelleyecek nümayişler düzenlemeyi akıledemeyiz!

Bu itibarla, siyasetin kalabalık hanesine "kıymetsiz" sayılan tüm Trabzonsporlular bilmeli; haklıyken asla haksız mecralara eylem koymamalıdırlar. Son zamanlarda sosyal medyada görüyorum ve dehşete kapılıyorum. Beyler bizim gidecek başka bir memleketimiz yoktur. O ne demek öyle;  Ülke bölmek, Bayrak yakmak, Dağa çıkmak, Siyaset batsın, Dünya batsın!!!
Bu provakatörlerin ve zayıfların lisanıdır.
Asla bir Trabzon'lunun bir Trabzonspor'lunun zihnî tevessülünde bulunamayacak şizofren savrulmalardır bunlar.
Bizim harcımız sevgidir, inatla hak bildiğinde direnmektir, yol bulmak, yol açmaktır.
Şiddet ve onun çağrışımları değildir!

Ancak, biz şunu da biliriz; Siz siyaseti yöneten irili ufaklı tüm siyasi kurumlar birbirinizle olan pozisyonunuzu da değiştirseniz "kalabalıktan" yana duruşunuzu bozmayacaksınız. Siyasetin sosyolojisine teslim olacaksınız. Tercih ettiğiniz kitle kalabalık, güçlü ama pozisyonları haksızdır. Bu açıdan her türlü "kanun yapar karar alabilirsiniz" ama hele hele Yargıtay 5. Dairesi'nin "örgütlü şike yapılmıştır" kararı ortada iken "şike pisliğini" asla örtemezsiniz.
Bunu tarihte,maşeri vicdanda kabul etmez.
Adını anmayacağım o takım da tecziye edilmediği müddetçe anılacağı tek paye "Şikeci" olduğudur. Bunu da sizler anlamalı ve bilmelisiniz! Öyle paralel evrene iltica edip, kamuoyunu görsel ve yazılı medya ile bombardımana tutup duygu sömürüsü yapanlar da bilmeli  kaybettirdiğiniz zaman yeterlidir; Nerede ve hangi şartlarda yargılanırsanız yargılanın suçluluğunuzun şeddeli tescilinden başka kazanacağınız hiçbirşey yok!

Beri taraftan formasını siyaset metaforlarına teslim etmemiş, takımı üzerinden şike bahanesiyle ideoloji parlatmayan biz "kıymetsizler" pozisyonumuzu asla değiştirmeyeceğiz. Elimizde ki oyu o teslim olduğunuz kalabalıkların şantajının paralelinde de kullanmayacağız. Zira onlardan farklıyız; Farklı oluşumuz "şike koruyucuları" tavrınızı unutacağımız anlamına da gelmez. Asla.
Gerçekten "gözümüze her bakışınızda yüreğimizde ki yükün altında kalacak olmanız"la da yetinmeyeceğiz.

Demokrasiden bahsedeceksek elbette onun vazgeçilmez nişanesi "siyaset kurumlarından" da bahsetmeliyiz. Biliriz ki siyaset, sorun çözme sanatıdır. Sorunu çözerken kullandığı "adalet,standart,objeketivite,eşitlik" onu özellikki kılandır.
Evet endişe buyurmayınız; siyaset kurumunu zayıflatmanıza da izin vermeyeceğiz. Zoru seçeçeğiz. Bedel üstleneceğiz. Köşede oturup siyaset devşirmenize izin vermeyeceğiz.
İşte bu kulvarda söylenecek çok sözümüz var. Söyleyeceğiz. Artık tehire gerek yok. Sadece oy kullanmayacak siyasetin karar mekanizmalarında yer alacağız, yer alma mücadelesi vereceğiz.
Yol belli siyaseti adamakıllı etkileyeceğiz!
Aranıza gireceğiz.
Adam gibi, ilkeli, tutarlı, hakkı gözeten, milleti esas alan siyaset üreteceğiz.
Sizin ürettiğiniz ayıplı malın alıcısı olmayacak millet, şüphesiz bizim cesaretimiz olacak.

Albert CAMUS'un  "Siyaset ve sanat dünyanın düzensizliklerin karşısında başkaldırmanın iki ayrı yüzüdür." ifadesinde karşılığını bulan bu mücadele uzun soluklu ama en muteber yoldur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

LÂMELİF

Belediye Seçimi Gelecek Seçimi

Yerelden Genele Selam Kazansın