Yolsuzluk; ‘Kazanılabilir Savaş’tır.

       


Türkiye Kamuoyu, son yılın son günlerinden bu yılın ilk günlerine “yolsuzluk” adı altında yapılan ve çeşitli savrulmalarla devam eden gündeme odaklanmış durumdadır.
            Bu olayların yapılma şekli ve zamanlaması, dâhil edilen kişi ve kurumlar ile özellikle destek veren güç odakları yazımın dışında tutulmaya gayret edilerek işin teorisinde kalmaya özen gösterilmiştir. Yolsuzluk ve onu kıskaca alarak engelleyebilecek "denetim makanizması" üzerinden Ülkemizde süregelen gündem değerlendirilmeye çalışılmıştır.
 Yolsuzluk, sadece ülkemizin değil başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere, dünyanın pek çok ülkesinin en önemli sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun en önemli nedeni etkin bir denetim sisteminin henüz kurumsallaşmamış olmasıdır. Denetim standartlarının geliştirilememesi de hem bu kurumlaşma sürecini olumsuz etkilemekte hem de denetim faaliyetlerinin kalitesini düşürmektedir.
Yolsuzluk olgusunun genel olarak kamu görevlisi, kurallara aykırı davranma güdüsü ve çıkar sağlama gibi üç temel unsuru içerdiği söylenebilir. Bu unsurlar arasında yolsuzluk olgusunun tespitine ilişkin öne çıkanı, yetkinin kural dışı kullanımıdır. Hem toplum hem de devletin kendi kuralları bulunduğu ve işlerin bu çerçevede yürütüldüğü bilinen bir vakıadır. İşte yolsuzluk; toplumda ve devletin hiyerarşik kademelerinde kurallar söz konusu olmasına ve kamu görevlisinin bu kurallara uyma zorunluluğu bulunmasına rağmen devletin, toplumun ya da bireylerin zararına yol açan ve bir çıkar elde etmek amacıyla yetkisini kuraldışı kullanması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizde yolsuzlukları önleyebilmenin yolu, kamu yönetimini; yasallık, verimlilik, etkinlik, tutumluluk, kalite, şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu ilkeleri çerçevesinde yeniden değerlendirilmesinden geçmektedir. Denetimlerin hedefi de bu ilkelerin hayata geçirilmesi ve kamu yönetiminde kurallara uygun davranılmasında güvenilir objektif bilgiler (sınanabilir doneler) sağlamaktır.
Denetimin başarısı için pek çok etmen vardır. Bunlardan en önemlileri şeffaflık ve yetki, bağımsızlık, sürekli eğitim ve personel olarak sıralanabilir. Ayrıca denetim elemanlarının Bağımsızlık, Tarafsızlık, Dürüstlük, Mükemmellik, Profesyonellik, Gizlilik, Topluma Karşı Sorumluluk ve Denetlenene Karşı Sorumluluk anlayışı ve ilkeleri, bilgi ve deneyimin paylaşımı ve denetim sisteminin belirli bir standarda kavuşturulması, denetimden beklenen faydaların sağlanması açısından zorunludur.
Ancak denetimden beklenen faydaların sağlanabilmesi, gerçekleştirilen denetimin kalitesine bağlıdır. Etkin bir denetimin gerçekleştirilebilmesi için, denetim sisteminin öncelikle kendi performansını değerlendirmesi ve verimlilik, etkinlik, tutumluluk ilkeleri çerçevesinde yeniden yapılandırılması zorunludur. Bu yapılandırmada, elbette denetim standardı ve kalitesinin evsafına uygun hale getirme görevi siyasi iradenin yani parlamentonun görevidir.
Tüm bu zaviyeden “yolsuzluk ve denetim” kavramlarının ülkemizin gelişmişliğinde önemli kilometre taşları olduğu açıktır. Ülkemizde son yıllarda alınan mesafe oldukça önemlidir. Ama elbette yeterli de değildir. Bu manada gelişen ve sürdürülen çabaların paralelinde;

 “Yolsuzlukla mücadelede, mevcut anayasal yapımızı ve kamu yönetiminin merkez ve taşradaki fonksiyonel örgütlenme biçimini dikkate alan, ülkenin tarihi gerçeklerine uygun, geçmiş deneyim ve birikimlerden de yararlanmasını sağlayacak bir Entegre Denetim Sistemi geliştirilmeli ve teftiş kurullarının yapı ve işleyişi yeniden düzenlenmeli, özlük-mali hakları iyileştirilmelidir. Bu düzenlemeler “Kamu Denetimi Temel Kanunu” hazırlanarak yasalaştırılmalıdır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun da “Denetim Hizmetleri Sınıfı” ihdas edilmelidir.
 “Etik ilkeler odaklı” vicdani bilinçlenme ve kişinin kendi kendini denetlemesi de yolsuzluğun önlenmesi açısından gereklidir. “Yozlaşma” kamuda daha fazla israfa yol açtığı için “yozlaşma” ile de etkili bir şekilde mücadele edilmelidir.
 Teftiş Kurulları yetkileri ölçüsünde ve belirli bir hiyerarşi dahilinde etkili bir şekilde çalıştırılırsa yolsuzlukla mücadelede önemli sonuçlar alınacaktır. Teftiş ve denetim birimleri arasında karşılıklı dayanışma, birlikte çalışma ve güven unsurunu da sağlayacak olan idari ve teknik işbirliği mekanizmasını oluşturulmalı, geçici personel değişimi programları, ortak eğitim, toplantı, seminer ve benzeri faaliyetler icra edilmelidir. Teftiş ve diğer denetim birimleri ile yolsuzlukla mücadelede görevli diğer kamu otoriteleri arasında karşılıklı olarak etkin bir bilgi değişim sistemi kurulmalıdır. Yerindelik denetimi halk tarafından yapılmalıdır. Siyasetin finansmanı mevzuat dışı, kanun dışı, kanunda suç olarak kabul edilen ya da etik kabul edilmeyen yollarla sağlanmamalı.”  şeklinde önerilerde bulunabilirim.
Denetim ve hesap verebilirlik, kamu yönetimine karşı bir güven oluşturmaktır Denetim ve Hesap verilebilirlik gerçekleştiğinde; siyasetimiz de yıpranmaz, yargımız da yıpranmaz, kamu kurumları da yıpranmaz.
Bir yerel yönetimin, bir belediyenin yaptığı bir yanlışlık, tüm belediyelere mal ediliyor. Bakanlıklarda ise küçük birimdeki bir memurun yaptığı tüm Bakanlıklara mal edilebiliyor. Dolayısıyla yozlaşma ve yolsuzluk konusuna bütün olarak yaklaşmak zorunluluktur. Hesap verebilirliği, yalnızca kurumun kendi içinde yürüttüğü iç denetim mekanizmalarıyla sağlanamayacağını, hesap verebilirliğin aslında topluma yönelik olarak güçlendirilmesinin ve bir de kamu görevlisinin iç kontrol sistemi olarak ahlaki değerlerin güçlendirilmesinin bu konuda çok hayati bir role sahip olduğunu düşünüyorum.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Mary Robinson  “Artık Yolsuzluk, yoksulluk ve insan hakları ihlalleri arasındaki bağlantıların varlığından herhangi bir şüphe yoktur. Açık ve şeffaf bir devlet; ekonomik, sosyal ve siyasal haklarda dolgun gerçekleştirmeler sağlayacaktır. Polis ve yargının adilane davranışlarının yanı sıra eğitim ve sağlık gibi kamu hizmetlerine erişmede daha az gizlilik, daha az ayırımcılık, daha fazla eşitlik olacaktır. Yolsuzlukla mücadele için bir araya gelelim. Bu kazanılabilir bir savaştır." demektedir.
 Doğrusu bende yolsuzlukla mücadelenin ‘Kazanılabilir Savaş’ olduğunu düşünenlerdenim. Yeter ki, denetimin bağımsızlığını ve işbirliğini ihdas edelim ve halkın bu noktadaki algısını değiştirme gücünü kendimizde bulalım. Ülkemizde yolsuzlukları önlemeden ne tam işleyen bir hukuk devletine, ne de sağlam bir ekonomiye sahip olmak mümkündür. Toplumun huzur ve refahının sağlanması yolsuzluklardan arındırılmış temiz bir toplum idealinin gerçekleştirilmesi ile mümkün olacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

LÂMELİF

Belediye Seçimi Gelecek Seçimi

Yerelden Genele Selam Kazansın