Bize gel

Çok uzun yıllardır görüşmemiştik.
Israrla çalan telefonunu açtı, ahizeden gelen ilk ses “bize gel dostum” oldu.
Bize gel!
Önemli bir davetti. 
Uzun yıllar birlikte gençlik mücadelesi verdiği dostlarıyla bir arada olacaklardı hafta sonu.
Gülümsemiş, sonrasında üç beş dakika sohbet etmişlerdi.
Heyecanlanmıştı.
Sonra “inşaAllah” dedi. 
”Orada olacağım inşaAllah” dedi ve  konuşmaları böylece temennilerle nihayete ermişti.

Biliyordu davet geri çevrilmezdi.

Arkadaşlarına olan hasreti bitecek muhabbetle kucaklaşacaklardı.

En önemli davet ise Rabbinden gelmişti. 
2014 ün Zilhicce'sinde.
İşte Rabbi onu davet etmiş bu davete kelebekler gibi pır pır eden yüreklerini alıp koşuşturmuştu eşiyle.

Davet geri çevrilmezdi.

Hasreti bitirip, 
muhabbetle kucaklaşacaklardı.

Evet!
Kabe idi koşuşturdukları yer.
“Yer” bir mekan ifadesi olarak belki yeterli olabilir, Sarayları, Köşkleri, 
canım cennet gibi bâkîr köşecikleri anlatabilir, konumlandırabilirdi.

"Yer, o yer, orası,..." diye.

Ama Kabe-i Muazzama'dan bahsederken ne kadar da çaresiz duruyordu:"yer!" kelimesi.
Çünkü, Rabbül Alemin yarattığı “Yerler” içerisinde “Beytim” dediği tek “Yer”di Kabe-i Muazzama!

İçinizdeki boşluğu dolduran birisiyle tanışıp sonra o gittiğinde acı dolu yalnızlığını hissedersin ya bu öyle bir şeydi. Dünya serüvenine atıldığı ilk günden bu güne o yalnızlığı hissetmişti tüm benliğinde.
Kalu Bela'da evet dediğine dünya gözüyle de yüreğiyle de beyniyle de evet evet diyecekti.

O yalnızlık, mutlu bir çoğalmaya dönüşecekti.

O boşluğu dolduran ve insanlığın ilk memleketi olan Arafat’a tekrar kavuşacaktı.

Mutluydu ve içi içine sığmıyordu.
Ağlıyordu ama için için …
Gözleri kuru çöl gibiydi. 
Göz pınarları kurumuştu.
Lebbeyk dedi çok sonradan, “Emret, buyur Allah’ım dedi. Tüm pişmanlığımla seninim. Beni geri çevirme” dedi.

Utandı…
Sıkıldı…
Utandı; ilk kez gidecekti Beyt’e.
Sıkıldı; ilk kez gideceği Beyt’te  acaba bir hata yapar mıydı?
Bir ağabeyi ile vedalaşırken ona “sıkılma” demişti. “Ev onun, mülk onun, hatta sen de O’nunsun. O, sana muhakkak bir pencere açar” diye ilave etmişti.

Şimdi…
Dönüyorlardı kelebekler gibi.
Kabe’nin yaydığı nur onları eritip bitiriyor ama bundan asla geri durmuyorlardı.
Yana yana, yakıla yakıla, bitmemecesine, bite bite dönüyorlardı. 
Dudaklarını kıpırdatıp affına mazhar olanlardan olmak için dua ediyorlardı.
Arafat’tan inmiş veda tavaflarını yapıyorlardı.

Birden! Hacerül Esvetten sökün eden kuvvetleriyle ürkütücü, heybetli, omuz omuza vermiş gençler gözüne takıldı. Üstlerine doğru direk geliyorlardı.
Hemen önünde bulunan eşini kendine doğru çekerek ezilmemek için vücudunu siper etti.
Ama ne çare!
Gövdesini kurtarmışken gelen gençlerden ayağını çekememişti o kalabalıktan.
Ayağına sertçe basılmış ve canı çok yanmıştı.
Arkasından sertçe bakar olmuştu o delikanlının ardından.
İşte zaman durmuş etraf tenhalaşmış sanki Mataf’ta ikisinden başka kimsecikler kalmamıştı sanki.
Aralarına ses atımı kadar bir mesafede ayağına basan heybetli genç dönmüş lisanı halle vechine takındığı özürü paylaşıyor af diliyordu.
“Hayır, sen bunu kasten yaptın ve sana hakkımı helal etmiyor, seni bağışlamıyorum” diyordu o da.
O ana kadar olan donuk olan hali, bu mırıldanmayı duyan eşinin, “aman hacı, aman hacı” ikazı dağıtmış,  kendine getirmişti. Peşi sıra “Helal olsun, ananın helal sütü gibi helal olsun” diyecekti. Ama nafile, genç “hayır”ı almış ve dönüp gitmişti. Ömrünün sonuna değin Hac ziyaretinden getirdiği o “hayır”la yaşayacaktı. 
Belki de güneşe varmayan gecenin ıssızlığında “La, La, La…” diye inleyecekti.

Üzülmüştü buna.
Derken üzülmesi gerekenin kendisi olduğunu anlamıştı.
Üzülmüştü evet. 
Bir yandan kalan şavtını tamamlamak için yürürken diğer yandan zihnini bu yaşadığı çok da uzun olmayan, bu kısacık anı düşünüyordu.

Tavaf mucizedir. 
Ve her Şavtında muhabbetle sana bir şeyler söyler.
Hikmetini görene.

Rab’bı ona bunca yıldır yaşadığı defolu, vurdulu kırdılı, günaha batan kimi anlarının olduğu ve onları evet; Arafat’ta, Müzdelife’de, Şeytan taşlamada, Kurban kesmede, her adımında, her semaya ellerini kaldırıp yakarmasında af edecekti. 
Buna şüpheyle bakması, bu affı tartışması, acaba demesi dahi imanı sıkıntıydı. 

Efendimiz öyle buyurmuştu.

Düşündü ve iliklerine kadar sarsıldı.
Evet, Kur’an'da “kardeşindir” dediğinin, bir anlık hata ya da kasıtla ayağına basmış incitmiş olabilirdi. Ama o, anlık hatayı affedememişti.

Oysa, Mevla bunca yıllık hatalı anlarını günahkar yaşamını koşulsuz affedecekti.
O ana sarsıldı. Gözleri karardı.

Mucizesi oydu işte. 
Tavaf onunla konuşmuştu şavtına dönerken.
Altınoluk gelmiş ve Altınolukta bu düşünce onu serinletmişti.

“Ey kulum ben seni onca günahınla beytime kabul ettim ve aff ettim. Sen ki kardeşinin anlık hatasını af edemedin. Bilesin ki, şeytana attığın her taş kıymetlidir. Söz verdin atarken. O şeytanlar karşına çıktıklarında o verdiğin sözleri hatırla. Rabbine sığın Affın büyüklüğüne, enginliğine şahit oldun sen de af edici ol.”

Gülümsedi.
Rahatlamıştı bu şavtta.
Nefes aldığı müddetçe aklından çıkmayacak bu düşünceyi aklına getiren Allah’a hamd etti.

Hayatın en güzel yanı bazen, çok ama çok nadir zamanlar keşfediyor olmaktı. Bu şavt zamanı da o keşfedilen düşünce zamanlarındandı
O zaman dilimi işte kendine çok şeyler söylemişti.
O söze sarılmıştı şimdi.
Gülümsemesi de ondandı.
Onca kalabalığın içerisinde asla yalnız değildi.
Büyük bir ailenin küçümen bir parçasıydı.
Beyazlar içerisinde sadece bir beyaz.
Ta ki, konuşana değin.
Dilini açmadığın müddetçe bütüne giden önemli bir parçasın. Konuştuğun an büyü bozuluyor be kez seni bir diğeri ile birleştiren dil, öteki yapıyordu.
Dünya lisanı bu kez birleştirmek için hiçbir işe yaramıyordu.
Ve sen bütünün içinde yalnızsın.
Yapayalnız.
Yalnız geldin, yalnız gideceksin.
Bu sana verilen ömür denilen zaman diliminde inandığını yaşamalısın: Allah’ın rızasına uygun, Efendimize (SAV) ümmet olmalısın.

Değişim ve dönüşüm burada kendini açık ediyordu.
Af edici ol.
Büyük bir ailenin küçük bir parçasısın, 
kardeş ol ve rızaya uygun yaşa.

Değiş ve dönünce Kabe’den, asla dönme Kabe’den.
Böyle yaparsan;

Bilmelisin, Kabe, sana her zaman gel diyecek…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

LÂMELİF

Belediye Seçimi Gelecek Seçimi

Yerelden Genele Selam Kazansın