Senin acını hissetmeyeli asır olmuş…





Üzerindeki beyaz örtü, masumluğunu ve içindeki koca ateşi haykırıyordu.
Hemen yanı başında enkaza dönmüş evlerine doğru eğilip kalkıp, elleriyle dizlerini döve döve “anne, anneciğim” diye çığlık çığlığaydı.
Oysa, daha dün gece annesi, saçını örmüş, öpüp koklamış onu Allah’a emanet etmişti. Şimdi annesi, anneciği Rus savaş uçaklarının bombaladığı evlerinin enkazının altında kalmıştı.
Ruslar;  Meskûn mahal, askeri mahal ayırt etmeksizin yaptığı vahşi bombalamada hayallerini büyüttüğü evleri isabet almış, dışarıya zor atmıştı kendini. Annesi ve küçük kardeşi çıkamamışlardı evlerinden.

Üzerindeki Beyaz örtüsü, tüm masumluğu idi çocuk bedeninin.
Yanmıştı küçücük yüreği..                          
Üzülememişti bile!
Anlayamamıştı ölümü, öldürülmeyi!
Bağırıp nihayetsizce yırtınıyordu.
Şimdi, çaresizliği ile başbaşa kalmıştı.
Dizlerini dövüyor, ağlıyor bağırıyor imdat çağırıyordu.
Annesi, gül kokulu annesi evlerinin her köşesine sinmiş cefakâr sevgili anneciği, kendilerine hayat olan mutlulukla dolu evlerinin enkazının altındaydı.

Haykırıyordu.
Kim duyacaktı o masum on- oniki yaşlarındaki çocuğun haykırışını.
Sesi nereye kadar ulaşabilirdi?
Daha dün Rus Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Rus savaş uçaklarının sivilleri öldürdüğüne dair ikna edici bir kanıt gösterilememektedir” dememiş miydi?
Elbette sivilleri bombalayanların küçük kızın haykırmasını duymalarını beklemek safdillik olurdu.
Beklemiyoruz da.
Ancak, insan merak ediyor işte “İkna edici bir delilden” ne kastedildiğini.
Yoksa bombalanan o ev, füze fabrikası gibi mi görünüyordu Rus Savaş karargâhına?
Vicdan, izan bunun neresindedir.

Ruslar, Halep’in kuzeyinde giriştikleri askeri hareketlilikte Türkmen Dağında yaptığından çok da fazlasını yapmıyorlardı.
Yine misket bombaları, yine güdümlü füzeler, yine kahrolası sortiler…
Batı; bombaların, bombardımanların sesini duymayacak kadar hep sağırdılar ama bu kadar sessiz olabileceklerini kimseler, hatta Ruslar bile tahmin edemezdi.
Cesaretleri belki de oradan neşet etmişti.
Önceden de sivil hedefleri vurmuşlardı ölüm kusan uçaklarıyla şimdi de Halep’te sivilleri vuruyorlar

Ölümler karşısında şimdi, “İkna edici bir delil” gösterilmesini istiyorlarmış.
Bizi ikna etmeye çalışıyorlar.
Diyorlar ki;  Okullar, Fırınlar, Hastaneler, Çarşılar, Camiler terörün yuvalarıdır ve Rusya’yı tehdit etmektedir. Rusya’da sırf bu yüzden uçaklarıyla teröristleri (!) temizlemektedir.

Annesi bir terörist!
Babası bir terörist!
Beşikteki erkek kardeşi bir terörist!
Muhakkak on- oniki yaşlarındaki kızcağız da bir teröristtir!
Bakmayın fotoğraf karesinde görünen beyaz örtüsüne.
Bakmayın avaz avaz, canhıraş bağrışlarına.
Beyaz örtüsü esasen zalime ayak direyen poşusu ,
“Anne Anne” diye bağırışı da “Allahu Ekber” nidasıdır.

Ruslara göre ise “Allahu Ekber” diyen herkes teröristtir!
Niye sizler ikna olmuyorsunuz ki?
Bakmaz mısınız DEAŞ Militanlarının tekbir getirerek adam boğazladığına?
Görmez misiniz?
Neden hala ikna olmazsınız?
Bakın Batı’ya, Rusların sivilleri bombalamasına sessizler.
Belli ki, adamakıllı ikna olmuşlar.
Sen neden ikna olmazsın ki?

“Rus savaş uçaklarının sivilleri öldürdüğüne dair ikna edici bir kanıt gösterilememekte” imiş.
Bu kadar basit!
Ben öldürdüm, sen kanıtla!
Yalnız kanıtın da ikna edici olsun.
“Ama çocukların bağırışları dosyaya girmez, tıpkı ölü bedenlerinin dosyaya girmediği gibi” itiraz mı edeceksiniz?
Etmeyiniz lütfen; anlaşılıyor ki, çocuklar onların vicdanlarına da girmiyor, giremiyor.

Başbakan TBMM çatısı altında, “Rusya terörle hiç ilgisi olmayan sivil hedefleri acımasızca bombalamaya devam ediyor. Tek tek elimizde Rusya'nın attığı her bombanın nereye düştüğünün bilgisi var. 6 bine aşkın sortinin yüzde 90'ı sivillere ve ılımlı muhalefete atıldı. Sadece yüzde 10'u DEAŞ'a. Artık bu gidişe bir dur demenin vakti gelmiştir. Direnen Halep'e sahip çıkacağız" dediler.
İsyanları haklı elbette.
Ama nasıl sahip çıkılacak?

Esad’ın, Rusya’nın, ABD’nin ortağı PYD’yi “PYD de DEAŞ gibi Teröristtir. Görün artık” diye çırpınmaktan, Rus uçaklarının ölüm kusmasıyla kuzeye sürülen, sınır boylarına yığılan onbinlerce insana çadır vermekten ve “Rusya’yı en şiddetli bir şekilde kınıyoruz” demekten öteye bir şeyler yap(a)mıyoruz.
Böyle mi insanları kurtaracağız?

Ey beyaz örtülü acılı kız.
Sesini bizler duyuyoruz.
Duyunca yumruklarımızı sıkıp, parmaklarımızı avucumuza bastırıyor, dişlerimiz ısırıyoruz.
Elini uzatıyorsun, görüyoruz.
O elini tutacak mecalimiz yok sanma.
Üzülme kuzucuğum bilirim gecikiyoruz.
Bilirim senin acını hissetmeyeli asır olmuş.
Yüreğimiz nasır bağlamış.
Ama işte senin çığırışların bizim nasırlarımızı çözecek.
O elin tutulacak. Allahu Ekber, Allahu Ekber.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

LÂMELİF

Belediye Seçimi Gelecek Seçimi

Yerelden Genele Selam Kazansın