Bir Üst Lig

“Topunuz gelin.” 
Geldiler.
Erdoğan’ın çağrısı netti. Esasen içerideki hainlere yapılan bu çağrı, destekçileri olan  ‘odak ülkeler’i de hedefine alıyordu. 
Topunuz gelin!
Geldiler. Tümü karşımızda mevzilendi.
Vekalet savaşları süren Suriye’de ilk kez Albayrak dalgalanıyordu.
“Fırat Harekatı ve Zeytin Dalı Harekatından” sonra üçüncü güçlü haykırış “Barış Pınarları Harekatı” adı ile coğrafyaya yeniden endam ediyordu. 30-35 km derinlikte ve tüm sınır boyunca sürecek bir güvenli bölge sağlanılacaktı. PKK bu bölgeden ölü ya da diri çıkarılacak, bölgeye huzur getirilecekti.
Ana hedef buydu. Türk Genel Kurmayı bu hedef doğrultusunda A, B, C planlarını hazır etmişti. Saha başarıları kısa zamanda dudak ısırtan cinsten ve çok başarılıydı.
Batı başkentleri uluslararası ilişkilerde yeni tanıma muhtaç bir şekilde şok geçiriyor ama utanmadan, sıkılmadan bir terör örgütünün arkasında mevzi alabiliyorlardı. 

İçeride ki muhalefet çaresiz.
PKK’nın sahipleri, ABD ve Almanya (!) çaresiz.
Rusya son demde gittikçe büyüyen Türkiye'nin kapasitesinden endişeli.

ABD, Almanya ve Rusya açısından “eksen” ülke olan Türkiye, PKK/PYD ile artık hizaya getirilemeyecek büyüklüğe gelmişti.
Gerçi bu konuda bir miktar gecikme vardı. 
Ve bu gecikme GEZİ ayaklanması ile başlayan 15 Temmuz hain darbe girişimi ile sekteye uğratılan bir gecikme idi. Gezi olayları ülkenin 2012 ye kadar sabırla büyüttüğü makro ekonomik düzeyini geriletmeyi başarmıştı (!) 
Güçlü ülke “İktisadi, İdari, Askeri ve İçtimai” hususlarda ve hepsinde birden çok üstün gelişim göstermesi ile alakalıdır. Tıpkı Roma İmparatoru Augustos’un (Gaius Julius Caesar Octavianus) otuz yılda varlığı iki bin yıl sürecek ‘bir devlet’ inşasını bu dört husustaki başarılı çalışmaları ile yapması gibi. (Detaylı bilgi için HERFRIED MUNKLER İmparatorluklar Eski Roma'dan ABD'ye Dünya Egemenliğinin Mantığı eseri okunabilir.) 
Şükür ki güçlü liderlikle ve Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemi ile bu çevrelemeye bu geçikmeye Türkiye yeni yeni cevaplar verdi.
Güneyde oluşturulmaya çalışılan terör koridoru lejyoner bir PKK devletine evrilmeye başladığında Türkiye tarafından muhataplarına tam bir kararlılıkla engel olacağını tüm diplomatik teamüller ile anlatılmıştı.
Son BM toplantısın Genel Kurulunda Erdoğan, “bizden günah gitti” derken İsrail'e de harita üzerinden işaretlemede bulunmuştu.
Ve Başkan Erdoğan, ABD Başkanı Trump’la 8 ekim gecesi yaptığı telefon görüşmesi akabinde 9 ekim öğlen sonrası “Ya Allah Bismillah” dedi.
Pentagon'un son açıklamalarına göre Türkiye, ABD'yi oyun dışına atmış.
“Çekin askerlerinizi, DAEŞ dahil tüm terör örgütlerine karşı tek başına operasyonları biz yapacağız" demiş, teyidini de Amerikan Savunma Bakanının, “Erdoğan, bizden izin istemedi; gireceğiz dedi. Suriye’deki Türk ilerleyişinin önüne Amerikan askerini koyamazdık” sözüyle geldi.
Türkiye terörle mücadelede tek balına inisiyatif alıyordu.
Şanlı ordumuz yüz yıl öncesi misak-i milli sınırlarına yeniden bağımsız bir kararla merhaba demişti.

Sykes-Picot Anlaşması ( https://antlasmalar.com/sykes-picot-antlasmasi/amp/ ) batı lehine revize edilmeye çalışırken Türkiye (ve reel politik davranan Rusya) bu yeni düzenlemeye karşı durmuştur.
Rusya hava sahasına müdahale etmeyerek Türk ordusunu rahatlatmıştır. BM Güvenlik Konseyinde çıkarılmaya çalışılan karalarda da Türkiye lehine davranmıştır.
Batılı devletler (Almanya, Fransa, İngiltere, ABD) lejyoner PKK terör devleti kurulmasını menfaatlerine uygun görüyor ve destekliyorlardı.
Bağırmaları anlaşılıyor ki bu yüzden.

ABD şaşkın ve çaresiz.
AB (Almanya) şaşkın ve çaresiz.
Bağırıyorlar.
Erdoğan ise kararlı.

Ekonomik yaptırım tehditleri  savuran Trump’a yönelik “şaka yapıyor olmalı” diyor, “ABD ile bizim ekiplerimiz DAEŞ konusunda birlikte çalışacaklar” diye devam ediyordu.
Silah satmama kararı alan kimi AB ülkeleri ve AB'nin ana motoru Almanya Şansölyesi, bu başarılı harekât konusunda telefona sarılıyor ve Erdoğan'a  “Harekatı durdurun” efelenmesine kadar işi vardırıyordu. Erdoğan'ın ise ona “PKK’nın NATO’ya alınıp alınmadığını” soruyordu. Merkel’in “Nein, Nein” çıkışına “neyin naynı bırakın bu işleri” ile uluslararası literatürde pek görülmeyen bir istihza “dil” tercihini kullanacaktı. “One minute” bu kez tüm dünyaya idi.
Ha Arap kardeşlerimiz mi? 
Arap sokaklarına sahip olmayan Arap Birliği, Mısır'ın darbe ile işbaşına gelmiş militarist başkanı Sisi’nin çağrısıyla acil toplanmış, Türkiye'nin “barış pınarları harekatını” “işgal” diye nitelendirmişti.
Haksız sayılamayacak itirazlar Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından gelmiş, Erdoğan'ın “İşgal aklımızdan geçmez. Duruşumuzla konuşuyoruz onlar takıntıları ile. Terbiyesizler. Arap Birliğinin topu bir araya gelse bir tane Türkiye etmez.” azarı ile mevzu örgüt tarihe çöp olarak atılacaktı.

Baş döndüren diplomasi, baş döndüren saha başarıları gün itibariyle devam ediyor dünya devler liginde Türkiye'nin yukarıya doğru çıkışı dosta güven düşmana korku salıyordu. Türkiye Barış Pınarı Harekatı ile bölgesel güç olmanın çok ilerisine çıkmıştır.

Evet!
Topunuz gelin.
Geldiler.
Ve ‘geldikleri gibi gittiler’ cümlesini kısa zamanda gururla terennüm edeceğiz. Öyle olacağı görülüyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

LÂMELİF

Belediye Seçimi Gelecek Seçimi

Yerelden Genele Selam Kazansın