Orhan Olmamak; Nöbet
En başta söyleyelim; nöbetten bahsetmek ve nöbeti tutmak için evvela nöbetin gerektirdikleri ile kuşanmak zaruridir. Nöbet ise dava ile ilgilidir. Bir davanız varsa orada da fedakarlık söz konusudur. Bu noktada Fedakarlık içermeyen hareketlerin/örgütlerin bir dava güttüğünü söylemek zordur.
Menfaatın yoğun olduğu, şahsi çıkar ilişkilerinin zirve yaptığı örgütlenmelerin başarısı da bu nokta itibariyle kısa vadeli olması kaçınılmazdır. Umuma ait bir fedakarlık içermezler çünkü.
Nöbete çağrı sesimiz, kalbimizden ise sözümüzün tesiri olmaması da mümkün değildir.
Nöbete çağrı sesimiz, kalbimizden ise sözümüzün tesiri olmaması da mümkün değildir.
Zira Bereket, artırma ise -ki öyledir- o söz de bereketlenir, çoğalır, tesiri artar.
Hangi pozisyonda, hadi daha sarih bir ifade seçeyim, hangi makamda olursanız olunuz gayretleriniz “hakkı üstün tutmak” için değilse, bu mefkûreyi dünya nöbetinizin silahı haline getirmemişseniz, varlığınız sadece nefes alıp vermekle sınırlıdır.
Kalp ve beden “hakkı üstün tutmak” ilkesi üzerine olmalı. Gerisi dünyada kalacak olan dünyalığınızdır.
Bakınız; Anadolu Mekke’nin sigortasıdır. Bu sigorta Misak-i Milli ile bir bütündür. İstanbul’un Fethi’nin Efendimizce SAV hedef gösterilmesi Allah cc bilir ya bunun içindir.
"İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur." Bu Hadisi Şerif sadece İstanbul’u Feth eden Fatih Sultan Mehmed ve şanlı ordusu için söylenmemiştir. Kıyamete kadar Fethi canlı tutan ve onu koruyan herkes bu hadisten payını alır. Zira maksadı Kâbe‘nin korunmasıdır.
Yeri gelmişken sual edelim hangi Osmanlı Padişahları Batılılar tarafından ziyaret edilmez. Oysa en fazla onların ziyaret edilmeleri beklenilir. Ziyaret edilmezler çünkü nefretleri buna engeldir. Kim mi onlar; Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Sultan II.Abdülhamit.
Fatih, İstanbul’u fethetmiş kutlu hadise mahzar olan Türk tarihinin en büyük komutanı ve lideri olmuştur. Yavuz Sultan Selim Cidde’de Haçlıların Mekke’yi yok etmek için inşaa ettikleri kaleyi yıkmış-yakmış, Donanmalarını Kızıldeniz'e gömmüş Mekke’yi muhafaza altına almıştır Allah’ın izni ve kudretiyle. Osmanlı’nın son dönemin en büyük Sultanı II.Abdülhamit ise İstanbulu Filistin’den korumuş tek karış toprak vermemiş yahudilerin Kızıl Sultanı (!) olmuştur.
Neden ziyaret edilmezler anladık mı?
Neden kendi kamuoyundan tarihe yön vermiş bu büyük Sultanlar saklanırlar anladık mı?
Batı dediğimiz toplumların/devletlerin esasen nefreti İslam’a dairdir, Efendimize (SAV) dairdir. Ve bu şanlı üç padişah Batının İslam karşısında gerilemesine ve isteklerinin gerçekleşmesine engel olmuşlardır. Sakladıkları nefret üç büyük Sultanı tarihten yok etmek istekleri ile ortaya çıkar.
O büyük padişahların üstlendikleri nöbetleri ise devam etmektedir.
O nöbet bizlere kalan Dava nöbetidir.
Burada Şehzade Orhan bedbahı ve askerleri gibi olmamaktır esas olan.
Burada Şehzade Orhan bedbahı ve askerleri gibi olmamaktır esas olan.
Malumdur ki kuru bir Saltanat için 2 bin askeri ile Bizans’ın yanında yer almıştı Fatih’in amcası Orhan! Fetihten sonra ne dünyası ne de ahireti kalmıştır.
Maksat, nerede durduğumuzdan tebarüz eder. Kurtuluşu da o duruş belirler.
Geçmişteki amellerimize güvenmeyelim, nöbetimiz devam etmektedir ve unutmayalım Mekke’nin sigortası İstanbul’un savunma çizgisi Misak-i Milli‘nin güney sınırları İstanbul’un çok dışındadır. Günümüzde oralarda Obüs sürmemiz Atak uçurmamız tam da bu nedenledir. Misak capcanlıdır. Şanlı ordumuz da nöbettedir. Davamız Mekke’yi korumaktır.
Bu da bize vazifelendirilen nöbetimizle canlılığını ilelebet muhafaza edecektir.
Allah cc kıyamete kadar Anadolu’yu tam da bu nedenle lidersiz bırakmayacaktır. Ne mutlu o liderlere ne mutlu o askerlere. Elbette “güzel” diye övülenlerdir onlar.
Allah cc kıyamete kadar Anadolu’yu tam da bu nedenle lidersiz bırakmayacaktır. Ne mutlu o liderlere ne mutlu o askerlere. Elbette “güzel” diye övülenlerdir onlar.
Yorumlar
Yorum Gönder